SERDAR ALİ ÇELİKLER - HABERTÜRK | Uzun zaman sonra Fenerbahçe'yi bu kadar ısırgan, tempoya tempo ile karşılık veren, bir oyun planı olan bir şekilde görmemiştik. Daha maçın başında öne geçilebilirdi. İlk devre boyunca oyunun da fizik mücadelenin de pozisyon fazlalığında da üstün taraf Fenerbahçe'ydi. Bu devrede girilen pozisyonlarda daha dikkatli olunsa ya da son paslar iyi değerlendirilse rahatlıkla soyunma odasına galibiyetle gidilirdi. Bakın ilk golde, sağ kenar oyuncusu sağ ön forveti kaçırdı sağ iç merkez oyuncusunun vuruşu direkten döndü. Dönen topu sol iç merkez oyuncusu sol kenar oyuncusuna verdi; onun çevirdiği topa sol ön forvet vurdu, kaleciden seken top içeri tiplendi ve gol geldi. 2 merkez 2 kenar 2 forvet ve santraforun hepsi topa değdi. Bu harika bir diziliş örneğiydi. Devre boyunca takımın yaptığı tek hata korner dönüşü oldu. İyi geri koşulamadı. Rossi, Kostiç'e yetişemeyince gol yenildi.2. devre yine iyi başladık. 55'den sonra Mesut başta bazı oyuncular oyundan düştü. 65'den itibaren orta sahayı Frankfurt aldı. Pozisyon verilmedi ama oyun üstünlüğü kaybedildi. Pereira 4 oyuncuyu birden oyuna attı ve fiziği dengelemeye çalıştı. Lakin Meyer, MHY'yi; Berisha da Enner'i arattı. Son dakika penaltısının kaçması bence tercih hatasıydı. Penaltıyı Gustavo yahut Attila atmalıydı. Portekizce'de "Denizi Geçip Derede Boğulmak" manasına gelen bir deyim var mı bilemiyorum. Ama hep küçük detaylarda kaybediyor F.Bahçe. Mesela bu sene transfer kalitesinde derede boğulundu gibi. 2 Eylül'e kadar beklenmişken gelen santrafor Berisha mı olmalıydı? Max Meyer mi gelmeliydi? Biraz daha kaliteli bir iki oyuncusu olsa F.Bahçe bu maçı rahat kazanırdı. Penaltı kaçırılması bu seviyelerde kabul edilebilir bir durum değil. Keşke tercih doğru yapılsaydı. Sonuçta F.Bahçe bu grupta ilk ikide yer alabileceğini gösterdi. Yönetim de artık devre arasında tartışılmaz bir kalite takviyesi yapması gerektiğini umarız daha iyi kavrar.
ERCAN GÜVEN - MİLLİYET | Fenerbahçe maça beklenmedik bir tempoyla başladı. Agresifti. Konsantreydi. Futbolcuların vücut dili “kazanacağız” diye bağırıyordu sanki.Daha ilk dakika dolmadan Gustavo’nun harika ara pasını Rossi karşı karşıya kaldığı kaleci Trapp’a teslim etmeseydi farklı bir hikayesi olabilirdi maçın.Çünkü henüz maça girememiş bir Frankfurt vardı karşılarında. Hücumdan önce sahaya yerleşmeleri gereken ve sadece topun olduğu yerde baskı yapmaya çalışan rakip, hücumda derin ve geniş oynayan Fenerbahçe’ye teslim olmuştu ilk yirmi dakika.Neden?..Birincisi Mesut Özil bir efsaneydi Almanlar için. Hayranlıkları, rakip olduklarında korkuya dönmüş olmalı.İkincisi… Süper Lig’de rakipleri karşısında zorlanan/zor kazanan Fenerbahçe’yi durduran bizim ligimizdeki sert oyun olmalıydı.Mesela maçın ilk dakikalarında merkez stoper Jea Kim, Fenerbahçe’yi çıkarmak için üç Frankfurtlu futbolcuyu çalımladı, ancak dördüncüsü faul yaptı. Mesut, Valencia, Gustavo Süper Lige göre müthiş konforlu oynadı.Ve Almanların korktukları Mesut Özil 10. dakikada önce direği salladı, aynı topu Valencia rakipten döndürdükten sonra kaleye yolladı. Gol o kadar milimetrik hesaplara dayanıyordu ki, kararı VAR verdi.Fenerbahçe bir süre daha araya uzatılan topları Valencia ile buluşturarak gol aradı ama özellikle sol kanatta Ferdi’nin olumsuz katkılarıyla önce durdu, sonra geriledi, savunmaya geçti.Daha doğrusu bir tek savunması düzenli kaldı Fenerbahçe’nin. İlk devre bitene kadar savunmanın ötesi tespih taneleri gibi koptu dağıldı.Neyse ki, kazandıkları her topu sete çevirip Fenerbahçe kalesine inen Frankfurt’un ofsayt gibi bir alışkanlığı vardı.Sonuçta Frankfurt bir Alman takımıydı ve Fenerbahçe dalgalanırken o makine gibi çalışmaya devam etti. 41. dakikada savunma arkasına atılan topu Rossi refakatinde süren Kosic’in al da at dediği pas ile Lammers skoru eşitledi.Fenerbahçe henüz “olmadı” deniyor ya… Sebebi dakikalar içinde böylesine hızlı hüviyet değiştirmesinden. Baskı yapan taraftan baskı yiyen tarafa çok çabuk geçmesinden.İkinci yarıya maçın başındaki kadar olmasa da daha düzenli ve compakt başladı Fenerbahçe ancak oynadığı futbolla galibiyet hayaldi.Pereira olaya geç el koydu. Maçın bitmesine 15 dakika kala Ferdi, Valencia, Mesut ve Mert Hakan’ı çıkardı, Pelkas, Max Meyer, Berisha ve Muhammed’i sahaya sürerek adeta takımı yeniledi.Keşke hiç yapmasaydı değişiklikleri. Soğuk adamların penaltısı sadece sahayı ısıttı.Biraz baskı Fenerbahçe’nin 90. dakikada penaltı kazanmasına yetti ama sakatlıktan yeni çıkan Pelkas’ın vuruşu kaleciden döndü, Berisha gole çevirdi. Bu kez Berisha ceza sahasına erken girdiği için hakem golü vermedi.Ardından gerilen sinirler, karışan saha, kartlar Vs…Avrupa Ligi’ne deplasmanda bir puanla başlamak da iyi.
GÜNTEKİN ONAY - SPOR ARENA | Fenerbahçe, Frankfurt deplasmanında maça çok iyi başladı ve özellikle ilk 30 dakikada insiyatifi hiç rakibine vermedi. Ön alanda iyi baskı yapan sarı lacivertli temsilcimiz, Eintracht Frankfurt’u kalesinden uzakta tuttu.Mesut Özil’in golüyle de iyi oynadığı bölümde öne geçen Fenerbahçe, bir duran top dönüşünde savunma yerleşmeden geçiş hücumuyla kalesinde golü gördü. Birçok yeni oyuncusu olmasına rağmen ve 3-4-3 gibi riskli bir formasyon ile oynayan Fenerbahçe, takım savunmasını dün de iyi yaptı ve Frankfurt’a fazla şans vermedi. Son yılların en çok koşan Fenerbahçe takımı kesinlikle bu. Dinamizm ve tempo var. Alman temsilcisi karşısında fiziksel olarak hiç de geride kalmayan bir Fenerbahçe vardı sahada. Tüm futbolcular 90 dakika boyunca Vitor Pereira’nın verdiği görevleri kusursuza yakın bir şekilde yerine getirirken, sadece Diego Rossi’nin oyun içinde zaman zaman kaybolduğunu gördük. Kesicilik anlamında iyi bir maç çıkartan Serdar Aziz’in de 3’lü savunma düzeninde oyuna daha fazla katılması lazım. Pereira, son 15 dakika yaptığı 4 değişiklik ile beraberliğe razı olmadığını gösterdi. Ancak 90’da kazanılan penaltıyı Pelkas gole çeviremedi ve çok yaklaşılan bir 3 puan avuçlardan kaydı gitti. Deplasmanda gruptaki en güçlü rakipten alınan 1 puan harika.Dün Fenerbahçe’de Kim Min-Jae ve Luis Gustavo’yu çok beğendim. Mesut Özil de Almanya’da tekrar vitrine çıktığı maçta yorulana kadar iyi bir futbol ortaya koydu.
GÜRCAN BİLGİÇ - FOTOMAÇ | Kafa tutan, "kazanacağım" diyen, rakibi geriye iten ve tüm enerjisini sahaya koyan bir Fenerbahçe takımı izliyorduk.Dakika 90olduğunda Eintracht sadece beş şut çekebilmişti. Eski hastalıktan, korner atarken kapılan toptan gelen ataktan yediler beraberlik golünü de. Yine de birbirleriyle kenetlenmiş, güçlenmiş bir takımı görüyorduk sahada.Elbette kazanarak başlamak önemli, keyifli. Üstelik bu kadar da hak etmişken. Ama daha değerlisi sahadaki oyuncuların vücut dili.Yardımlaşıyorlar, birbirlerine destek oluyor, birlikte sevinip – üzülüyorlar ve üretiyorlar. Eğer bir başarı gelecekse, bu takım karakteri sayesinde olacak.Rossi atamadığı golle ve yenilen goldeki etkisizliği ile eleştirilebilir.Genç bir oyuncu ve daha öğrenecek çok şeyi var. O'nun abileri neler – neler yaptılar. Herkesin aklında Pelkas'ın sahaya atılması vardı. 75 dakika beklendi bunun için. Peraira dört oyuncu hamlesi yaptı. Ama bunların hiç biri taktiksel değildi."Yorulduğunu" düşündüklerini çıkardı, düzenle – sistemle veya görevlerle hiç oynamadı.90 dakikada Pelkas'ın aldığı penaltıda pasın Rossi'den gelmesi de gecenin ironisi olarak kalacak.Pelkas'ın kaçırdığı, Berisha'nın tamamladığı ama VAR'a takılan golümüz de vardı. Son saniyelerin hayal kırıklığı, Pelkas'ın travması oldu.Eintracht'ın düştüğü ofsayt sayısı, Fenerbahçe'nin defans "beşlisinin" uyumu ile de ilgili. İyi çalışmalar, hattı bozmadan rakiplerini tek tek tuzağa düşürdüler. Ama ön tarafa kendi düzenini kuruyor. 10'dan fazla şuta, Mesut gibi bir "yönetmene" rağmen, hala orada boşa kaçana top kullanılmıyorsa, kulaklar çekilmeli.Yeni ve genç bir takımın, kendisini Avrupa tartısında görmesi, elindeki galibiyeti kaçırması, rakibini kilitlemesi ve çekinmeden – korkmadan öne koşması gecenin güzelliği… İyi, daha iyi olacaklar.
İLKER YAĞCIOĞLU - FOTOMAÇ | Frankfurt klasik bir Bundesliga takımı. En büyük özellikleri fizik güçleri. Dolayısıyla Fenerbahçe'nin de en çok dikkat etmesi gereken konu maçın temposu ve fizik gücünü 90 dakikaya yayabilmekti. Dün gece Fenerbahçe çok müthiş bir maç oynadı. Tek eksik biraz oyunu yavaşlatıp tempoyu düşürmemeleriydi.Sürekli iki kalede gidip gelen bir oyun izledik.70'e doğru bu tempodan dolayı takım biraz düşen gibi oldu ama Pereira'nın yaptığı değişikliklerle oyuna tutundu... Hatta kaçan penaltıyla galibiyeti kaçırdı.Maçın teknik analizine girecek olursak fırtına gibi maça başlayan bir Fenerbahçe vardı.Zaman zaman rakip sahada 6 kişi ile baskı yaptılar. Zaman zaman orta sahaya kadar çekilip o bölgede top kazanıp çok çabuk atağa çıktılar. Özellikle Osayi Samuel müthiş bir maç çıkarttı. Gustavo sahanın en iyi ve en çok koşan oyuncularından biriydi. Mesut en diri gözüktüğü ve oyuna ağırlığını koyduğu bir maçı geride bıraktı. Bu galibiyetle hem ligde hem de Avrupa'da iyi işler yapacağının sinyallerini verdi.Yalnız Avrupa'nın göbeğinde sahaya atılanlar böyle bir geceye hiç yakışmadı..