TARİHİ HEZİMET KAÇINILMAZDI - Ömer Üründül (Sabah) Günümüz futbolunun istediği çok önemli ilkeler vardır: oturmuş bir sistem, birbirlerinin özelliklerini iyi tanıyan oyuncular, yüksek tempo, fizik, güç ve de iyi bir taktik strateji. Dün gece Hollanda bu ilkelerin hepsinde bize göre çok üstün olunca hezimet de kaçınılmazdı. Hele dördüncü golden sonra biz 10 kişiyken oyunu biraz rölantiye almasalardı futbol tarihimize kara bir leke olarak geçecek inanılması güç bir skor ortaya çıkardı. 3-3'lük Letonya maçıyla başlayan, EURO 2020'de devam eden, en son Karadağ maçında şekillenen kırılganlığımız daha birinci dakikada yediğimiz golle dün geceki ağır bilançonun başlangıç noktası oldu.
0 PLAN, 0 STRATEJİ, 0 OYUN! - Ali Ece (Fanatik) Hollanda’dan, Hollanda’da herkes gol yiyebilir ama daha 1 dakika bile dolmadan Memphis ve Klaassen’in altıpasımız içinde o kadar kolay paslaşmasını engelleyememek maça taktiksel açıdan hiç hazırlanamadığımızın kanıtı. Hollanda’nın başında zamanında Mourinho’nun İngiltere Premier Lig’de çalışmış en kötü hoca olarak betimlediği Frank de Boer yok artık! Van Gaal takımına karşı maçın başında bu kadar geriye yaslanılmaz. Stada adını veren Cruyff'un dediği gibi: "Takım ve teknik direktör açısından en başarılı gol, boş kaleye atılandır" Tıpkı Hollanda'nın bize attığı 4. gol gibi. Peki, 4. golünü boş kaleye yiyen bir takım ne kadar kötü oynamıştır, oynatılmıştır? Hani ligdeki yabancı oyuncu sayısı değişince Milli Takımımız daha iyi olacaktı? En ufak bilimsel dayanağı olmadan atıp tutan futbola yabancı zihniyetin iflasından başka bir şey değil!
ROMA'DA KALANLAR... - Bülent Timurlenk (Sabah) Gerçek ve düzeyli eleştirilere kulaklarınızı kapatırsanız, başkalarının galibiyet şarkılarını dinlersiniz." 21 Haziran'da İsviçre mağlubiyetinin ardından EURO 2020'ye veda ederken bu köşedeki son satırdı. Hiçbir şey değişmedi. Konfor alanınızdan çıkmadınız, milli takım kadrosunda rezerve koltukların sahiplerini değiştirmediniz, rakip analiz yine yoktu. Biz hâlâ teknik kadromuzun maç öncesi "Böyle ısınma görmedik" dedikleri İtalya maçında, Roma Olimpiyat Stadı'ndayız. Şenol Güneş dün Roma'da değil, Amsterdam'da kaybettiğinin farkında mı?
GERÇEKLERLE YÜZLEŞTİK - İlker Yağcıoğlu (Takvim) Hollanda karşısında tek kelimeyle; dağıldık... Yere göğe sığdıramadığımız ve önümüzdeki 10 yılın takımı olarak gördüğümüz "Bizim Çocuklar" maalesef sahada yoktular. Aslında dün akşamki çöküş uzun zamandır sinyallerini veriyordu. Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki halimiz, ondan önce Uluslar Ligi'nde küme düşmemiz, Euro 2020'ye giderken Andorra ve Arnavutluk'u son dakikalarda zar zor yenebilmemiz abarttığımız kadar iyi olmadığımızın kanıtlarıydı. Ama biz görmezden geldik. Dünya Şampiyonu Fransa'dan aldığımız 4 puan, Dünya Kupası Elemeleri'ne Hollanda ve Norveç galibiyetleri ile başlamamız gerçeklerin üzerini örttü. Şenol hocanın oyuncu tercihleri ve bence oyuncularla arasındaki iletişimsizlik bu çöküşün başlıca nedenleriydi.
TÜRK ANTRENÖRLERİN İFLASI - Şansal Büyüka (Milliyet) Yendik, gene yeneriz… Yaptık, gene yaparız… Hollanda’yı yenmeye oynayacağız... Bırakın artık bu bol kepçe palavraları... Avrupa’nın adeta “bamyadan mermi” iki takımı Letonya karşısında 3-1’den 3-3, Karadağ önünde 2-0’dan 2-2’ye yakalanan Türk Milli Takımı’ndan nasıl oluyor da Hollanda’yı yenmesini bekliyorsunuz... Şenol Hoca ve Fatih Terim’i başa koyarak, cümle Türk antrenörleri için söylüyorum... Dünya futbolu tamamen, hızlı, atletik futbola döndü… Maalesef bizim hocalar bu gelişimin gerisinde kaldılar... Takımlarımızı yavaş oynatıyorlar... Ayrıca, günümüz futbolunda hocaların etkisi çok önem kazandı... Takımda kaliteli futbolcun varsa, bu avantaj… Tıpkı bizim takımda olduğu gibi... Ancak önemli olan, kaliteli futbolculardan oluşan takıma, kaliteli, hızlı, oyun gücü yüksek futbol oynatabilmek… Kimse kusura bakmayacak; Bizim hocalar bunu beceremiyorlar.
YOLUN SONU: UTANÇ - Attila Gökçe (Milliyet) Ordulu şair Dursun Ali Akınet’in şiirini seslendiren Musa Eroğlu’nun bestesini biz de tekrarlayalım: “Yolun sonu görünüyor!” Hiç uzatmadan, lafı eğip bükmeden hakikati görmenin en kısa yolu budur. Amsterdam’da gördük ki rotadan çıkmışız, yolumuzu kaybetmişiz. Bir yerlere gidiyormuş gibi yapıyoruz ama yolun sonu görünüyor. Yol bitiyor. Heyecanlı, bol skorlu maçlar artık unutuluyor, yeni örnekler gelmiyor. Milli Takım dağılıyor, çözülüyor, kayboluyor. Daha birinci dakika dolmadan golü yersen, kaza diyebiliriz. Olabilir. Sonrasında bir reaksiyon, tepki ya da isyan görmeliyiz, değil mi? Hayır sahaya çıkar çıkmaz silinen bir ekip bu… Pas yapamıyor, ikilileri kaybediyor. Her neyse… Katar’a gidemeyiz biz. Yol bitti. Bu kadar oyunsuz, etkisiz, özellikle ilk yarıda böylesine niyetsiz futbol bizi üzmüyor. Öfkelendiriyor, utandırıyor. Daha ne diyeyim, yetmez mi!
SKORU HAK ETTİK - Erman Özgür (Fanatik) 2. yarıya hamlelerle geldik ama oyunu, tempoyu düşük tutmasına rağmen kontrol etmeye devam eden Hollanda, Memphis ile kötü halimizi cezalandırmayı sürdürdü, Til ve Malen de gollere devam etti, Cengiz Ünder skoru belirledi. Sonuçta hiçbir varlık gösteremediğimiz Hollanda deplasmanından oynadığımız oyuna bakınca hak ettiğimiz bir skorla döndük. Ama daha önemlisi cevaplanması gereken bir soru ile sahadan ayrıldık. Yakın zamanda akan oyunda gol yemeden grup maçları bitiren, dünya şampiyonuna mağlup olmayan Milli Takım’ın bu halinin sorumluluğu kime ait?
GÜNEŞ'E TEŞEKKÜR ETME ZAMANI - Uğur Meleke (Hürriyet) Maalesef Şenol Güneş ve ekibi diye bir cümle kuramıyoruz. Çünkü ortada bir ekip göremiyoruz. Şenol Hoca milli kadroyu aylardır kapalı devre bir kulüp hüviyetine çevirdi. Sürekli aynı oyuncular oynuyor, rekabet yok, yeni isim yok. Zeki neden Cebelitarık maçında oynatıldı ve sakatlandı? Milli takıma neden ikinci bir sağ bek çağırılmadı? Yanıtsız sorular hep bunlar. Ben Şenol Güneş’in bu yetenekli jenerasyonumuzu ileriye taşıyabileceğine inanmıyorum. Kendisinin de inandığından şüpheliyim. Futbol tarihimize adını altın harflerle yazdırmış Sayın Güneş’e hizmetleri için teşekkür edip, bir yenilik yapma zamanı geldi bence.